Ritmico Kids Müzik Dersleri Düş Mucitleri

Bu yıl okulumuzda Müzik – Ritim derslerimizi beraber sürdüreceğimiz Ritmico Kids kurucusu Hamle Özçarıkçı’dan sizler için bir ön bilgilendirme yazısı rica ettik….

Keyifle okumanız dileklerimizle…..

“Merhabalar ben Hamle Özçarıkçı

Sevgili Düş Mucitleri, ailemize hoş geldiniz, ailenize hoş bulduk….

26 yıldır müzik öğretmenliği yapmaktayım. Bunun son 23 yılı okul öncesi kurumlarda ve ilkokul 1. kademede geçti,  Çok uzun yıllar sabit bir yaş grubuna hitap ettiğiniz zaman,  belli başlı eksikleri görmeye başlıyorsunuz,  ben de çocuklarımızın eksikliklerini  kendi branşım olan müzik ve ritim ile kapatmak istedim…

8 yıl önce ilk kitabım Ritmico ile Ritim ve Matematik yayınlandı. Ve o günden beri ben, şehir içi ve şehir dışı seminerlerde  öğretilerimi, sınıf ve branş öğretmenlerine uygulamalı olarak anlatmaya, onlara bu eğitim modelini öğretmeye çalışırken, 12 kişilik deneyimli öğretmen ekibim de İstanbul genelindeki eğitim kurumlarına giderek çocuklarımıza bu eğitimleri vermeye başladılar…  Bu yaz itibariyle artık İzmir bölgesinde de çalışmalarımız başladı…

2022- 2023 Eğitim Döneminde Düş Mucitlerinin minik kuzuları da artık ailemizin bir parçası ve aşağıda anlatacağım eğitimlerden faydalanacaklar…

Öncelikle çocuklarımızda gözlemlediğim ve eğitimlerimde önem verdiğim en büyük sorunlardan biri  dil gelişimi….

Artık çocuklarımız maalesef konuşmuyor, konuşamıyor… Dil gelişimleri olması gerekenden çok daha geç dönemlerde tamamlanmaya başladı… Bu konuda özellikle son  10 yıldır ciddi bir istatistik tutuyorum. Tüm 6 yaş çocuklarımıza uyguladığımız bir dil testi var. İlkokul 1.sınıfa başlayacak olan çocuklara yapılan, harfleri-heceleri düzgün çıkarıp çıkaramadıkları, yani artikülasyon ve pelteklik ile ilgili bir test bu.

En son Mayıs 2022 testimizde 3.682 çocuğumuzdan sadece 288’i  düzgün ve anlaşılır konuşabilir olarak çıktı. Yani sadece %7.5…

Bunun en büyük nedeni öncelikle aile içerisinde iletişimin azalması. Şehirleşme ve modern yaşam ile birlikte önce ayrı ayrı odalara ayrıldık, son 10 yıldır da maalesef tabletlerin telefonların hayatımızın tamamına girmesiyle artık aile içi iletişimimiz sıfırlandı. Çocukların kelime hazneleri çok geniş ama uygulama olmadığı için düzgün çıktı yok…

Ayrıca ülkemizde çocuklarımız için son 7-8 yıldır güvenli bir ortam maalesef bulunmamakta.  Bir sitede de  otursak artık gönlü rahat bir şekilde çocuklarımızı dışarıya-sokağa  gönderemiyoruz…  Sokak oyunları sosyalleşmede olduğu kadar dil gelişiminin de en önemli etkeniydi. Yaptığımız tartışmalar, küsmeler, barışmalar, oyunlardaki bağırış ve kahkahalar, dil  gelişimimizin en önemli yardımcısıydı. Maalesef bu dil kayıpları gün geçtikçe artmakta ve artık çocuklarımız çok daha fazla pelteklik ve harf kaybı yaşamakta…

Çocukların erken dönemde yarım yarım konuşmalarına  bayılıyor,  ne derlerse desinler anlıyor ve düzeltmek için bir çaba harcamıyoruz. Ama bu tatlı yarım konuşma halleri ilkokul 1.sınıfta okuma yazmayı çözünce bir tramvaya dönüşüyor…  Çocuğun yazdığı ilk şey:  “TİTAP”  “AYABA” “YUMUYTA”  oluyor.

Çünkü haklı olarak söyledikleri gibi yazmaya çalışıyorlar.  İlkokul 1.sınıfa kadar bu konu üzerine eğilmez ve elimizden geldiğince düzeltmezsek de ortaokul hatta lise dönemine  kadar bu problem tüm derslerdeki başarılarını maalesef çok kötü etkiliyor. Ayrıca çocukların söyleyemediği harflerin arkadaşları arasında alay konusu olması da özgüven eksikliğine ve sosyalleşmede büyük problemlere, ileriye dönük çok ciddi manevi hasarlara yol açıyor…

Bununla ilgili olarak yıllar önce okul öncesi eğitimime,  çocukların seveceği, eğlendikleri için pratikleri sürekli kolayca tekrar edebilecekleri  “Melodi ile artikülasyon” dersini ekledim… Önce harflerin seslerin  çıkarılma tekniklerinin anlatıldığı, sonrasında doğaçlama kolay bir melodi ile 2-3-4-6 harfli hecelerin veya hece dizilerinin karışık bir şekilde kolaydan zora doğru giden bir sistemde doğru söylenmesinin öğretildiği 8 aylık bir eğitim bu…

Çocuklarımız için yazmış olduğum özel bestelerle de,  almış olduğumuz artikülasyon eğitimini güzel konuşma yani diksiyonu düzeltme aşamasına taşıyoruz…  Sene içerisinde kolaydan zora doğru giden çok neşeli bestelerle farkında olmadan hızlı ve düzgün konuşmalarına da yardımcı olmayı hedefliyoruz…

Sonuç olarak eğitime katılan tüm çocuklarımızda dil gelişimi konusunda ciddi gelişmeler olacağına ve ilkokula,  hazır bir şekilde başlamalarını sağlamaya çalışacağımıza emin olabilirsiniz…

Ama okulda aldıkları bu eğitim dışında siz ailelere de tabii ki basit görevler düşüyor…

Okul öncesi dönemde çocuklarımızın  kitapların resimlerine bakıp hikaye anlatmasını istemek, tüm teknolojik eşyaları her gün 1 saatliğine de olsa kapatıp sadece karşılıklı sohbet etmek bile yeterli aslında dil gelişimine destek vermek için.

İlkokul 2 ve sonrası da  düzenli olarak çocuğun kendi seçtiği bir kitabı yüksek sesle okumasını sağlamak en önemli pratiklerden biri.

Ayrıca yaptığımız en büyük yanlışlardan biri de, peltekliği ya da harf kaybı olan bir çocuğumuzu konuşurken araya girip düzeltmek… Çocuğunuz hararetli bir şekilde anneye ya da babaya bir şey anlatmaya çalışırken,

-“Biliyo musun bugün tiyatyoda…..” 

Hemen araya girip:   – “TİYATYO DEĞİL,  Tİ YAT RO!”   Dediğiniz an, faydadan çok zarar vermiş oluyorsunuz çocuğunuza

Çocuk hem anlatmaktan vazgeçiyor, hem de konuşamadığını hatırlattığınız çocuğunuz her geçen gün özgüvenini kaybediyor. Onun yerine konuşmasının tamamının bitmesini bekleyip:

-“Harika çok sevindim… Yalnız bir şey söyleyeceğim, sen “ r ”leri dikkat edince güzel söylüyorsun, tekrar dikkatlice “tiyatro” dermisin?”  gibi motive edici bir cümleyle düzeltme yapmak onun pratik yapmasına ve kendine güvenmesine daha çok yardımcı olacaktır.

Ve ikinci en büyük sorun,  MATEMATİK fobimiz….

Ülkemizde istediğiniz yaş grubuna  “En zorlandığınız, en sevmediğiniz ders nedir? “ diye sorun…

Cevap  genellikle “matematik” olacaktır…

Bunun nedeni okul öncesi dönemden itibaren,  mantığını anlayarak değil ezberleyerek matematik öğrenmeye çalışıyor olmamız.  Dünya genelinde yapılan matematik sıralamalarına baktığımızda başarı olarak bayağı bir aşağı seviyelerde olmamızın nedeni de aslında bu.

Ülkece parmak hesabını çok fazla kullanmamızın da ilkokuldan itibaren matematikten kaçmamızın da nedeni mantığını anlamak yerine ezbere öğrenmek ve formüller üzerinden problem çözmeye çalışmak.

Bebeklikten itibaren biz sayıların, rakamların, koordinatlarıyla, nerde olduklarıyla, büyüklükleriyle ilgilenmeden

1-2-3-4-5-6-7-8-9-10 şeklinde sadece sırayla saymayı biliyoruz… 3’ün,   2 ile 4’ün arasında olduğu ya da 3. Rakam olduğu ile ilgilenmiyoruz. Dolayısıyla ilkokul 1. Sınıfta parmak hesabı yapmadan toplama çıkarma işlemi yapamıyoruz, 10’u geçen işlemlerde yani “elde” hesaplarında hep karıştırıyoruz. Bu ilkokul 3.sınıfta çarpma işlemlerinde sorun yaşamamıza, daha sonra orta okulda kesirlerde, lisede çarpanlara ayırmada, üniversitede türevlerde…gibi… katlanarak artan bir matematik korkusuna ve başarısızlığa neden oluyor.

Peki ritim ile matematik bunu nasıl başarıyor?

Öncelikle şunu konuşmalıyız ki ritim ve müzik her yerde. Ve hatta annemizin karnında, onun kalp atışını duyduğumuz andan  itibaren içimizde. Bunu amaç değil  araç olarak kullanıp, her türlü eğitimi eğlenceli bir şekilde vermek mümkün.   Bu anlamda artikülasyonu melodi ile verdiğimiz gibi matematik eğitimini de ritim ile çok eğlenceli bir şekilde sevdirerek kısa bir sürede, başarıya ulaştırmak mümkün. Burada hedef, ritim ile öncelikle rakamların koordinatlarını öğretmek, daha sonra basamakları öğreten ritim çalışmalarıyla toplama çıkarmadan başlayarak tüm matematik konularını akılda kalıcı bir şekilde çocuklara uygulatmak. Bunu yaparken, her hangi bir materyale veya enstrümana da gerek yok. Vücudumuz bunun için en iyi enstrüman, çalışmalarımızı çoğunlukla vücut perküsyonu ile sürdürüyoruz.

Eğitim dönemimizin ilk yarısında matematiği ritim ile öğrenip , ikinci yarıda bu öğrendiğimiz matematik ile çok eğlenceli ritim çalışmaları ortaya çıkarıyoruz…

KORO ARTİKÜLASYON RİTİM ile MATEMATİK derslerimizin dışında her ay  bir derste , müzik öğretmenimizin getirmiş olduğu farklı bir enstrüman ile tanışıp nasıl yapıldığını , bölümlerini , nasıl ses çıkardığını öğreniyor, yapım videosunu izliyor ve o enstrümanı çalmayı deniyoruz….

En kısa zamanda, tanışma toplantımızda “gülüşmek” üzere…

Çok Sağlıklı, Pek keyifli, Bol Kahkahalı bir yıl geçirmek dileğiyle…

Sevgiler

Hamle Özçarıkçı